Hazreti Peygamberin evlilikleri

Hat

Hz. Peygamber, hemşehrileri arasında iffetli, şerefli ve namuslu bir 
şahsiyet olarak tanınıyordu. 25 yaşında iken, kendisinden yaşça büyük ve
iki defa evlenip dul kalmış olan Hz. Hatice ile evlenmiş; onunla 25 yıl
mutlu bir hayat geçirmiş, Kuran indirildiğinde ona ilk inanmış kişidir. Hz. Peygamber' in Hz. Hatice ile
beraberliğinde göze çarpan en önemli husus, sıcak bir dostluk ve
arkadaşlıktır. Hz. Peygamber Allah' tan aldığı vahyi gelip ilk defa ona
anlatmış ve onunla paylaşmıştır. Hz. Hatice de kendisini anlayış ve
olgunlukla karşılamıştır. Hz. Hatice' nin vefat ettiği yıl, Resûl-i
Ekrem' in en çok üzüldüğü yıl olarak "Hüzün Yılı" tabiriyle anıldığını
daha önce görmüştük. Hz. Peygamber onun sağlığında başka bir kadınla
evlenmemiştir. Halbuki o dönemin örf ve adetleri çok kadınla evliliğe
müsaitti. Hz. Hatice' nin vefatından sonra onun aziz hatırasına saygı
duyarak, yaklaşık 2,5 yıl yalnız ve bekar olarak yaşadıktan sonra Sevde
bint Zem' a ile evlenmiştir. Hz. Peygamber, cinsel tatmin peşinde
olsaydı, geleneğe, gençliğine, Kureyş kabilesine mensup oluşuna ve
özellikle bir peygamber olarak, kendisine tabi olanlardan gördüğü
itibara bağlı olarak 54 yaşına kadar birkaç evlilik
gerçekleştirebilirdi.

Mekke döneminde tek kadınla evli olan Hz. Peygamber çok kadınla Medine
döneminde evlenmiştir. İlk defa çok evliliğe 53 veya 54 yaşlarında iken
ayak atmıştır. Bu evliliklerin dinî, sosyal, ekonomik ve ahlâkî pekçok
sebebi vardır. Buna ek olarak, Kur' an' ın çok evliliği sınırlayan
hükümleri, Nisâ Sûresinin 3. ayeti, Medine döneminin sonlarına doğru ve
Hz. Peygamber' in vefatından yaklaşık iki yıl önce nâzil olmuştur. Çok
evliliği sınırlayan emirlerin gelmesinden önce evlilik konusunda eski
örf geçerli idi. Arabistan' da çok kadınla evlilik normal olarak yaşanan
bir hayat tarzıydı. Tarihçi İbn Habîb, İslâm' ın doğduğu sırada on
hanımla evli olan çok sayıda şahsın isimlerini kaydetmektedir.
Aslında Hz. Peygamber de çok evliliği örf üzerine gerçekleştirmiş
bulunuyordu. Dolayısıyla onun evlilikleri değerlendirilirken dönemin
siyasal, sosyal ve kültürel şartları gözönünde bulundurulmalıdır. Çünkü
kendi döneminde dostlarından ve düşmanlarından hiç kimse onu bu
uygulamasından dolayı eleştirmemiştir.

Hz. Peygamber on bir hanımını bir arada nikahı altında bulundurmuştur;
vefatı esnasında ise nikahı altında dokuz kadın vardı. Hz. Peygamber' in
hanımlarının isimleri şöyledir: Hatice bint Huveylid; Sevde bint Zem' a;
Aişe bint Ebû Bekir; Hafsa bint Ömer; Zeyneb bint Huzeyme; Ümmü Seleme;
Zeyneb bint Cahş; Cüveyriye bint Hâris; Reyhâne bint Zeyd; Safiyye bint
Huyey; Ümmü Habîbe bint Ebû Süfyan; Mâriye; ve Meymûne bint Hâris. Ancak
dokuz rakamına birkaç yılda değil, vefatına kadar geçen bir zaman
diliminde ulaşılmıştır. Zeyneb bint Cahş ile beşinci, Reyhâne ve
Cüveyriye ile altıncı, Safiyye, Ümmü Habîbe ve Meymûne ile yedinci hicrî
yılda nikahlanmıştır. Bu hanımların çoğu çocuklu idi. Yani vefat etmiş
olan eski kocalarından çocukları kalmıştı. Hz. Peygamber hanımlarına
verilmesi gereken mehiri daha evlenirken ihmal etmemiş, hepsine dönemin
örfüne göre mehir vermiştir. Ancak Safiyye' ye vermemiş, onu hürriyetine
kavuşturmayı mehir olarak saymıştır.

Hz. Peygamber, çok evliliği dört ile sınırlayan ayet nâzil olduktan
sonra dörtten fazla kadınla evli bulunan sahâbîlerine dördünü seçip
diğerlerini boşamalarını emretmiştir. Kur' an-ı Kerim' de kendisine,
evlendiği bütün kadınları nikahı altında tutma müsadesi
verilmiştir. Fakat bundan böyle başka kadınlarla evlenmesinin
kendisine helâl olmadığı bildirilmiştir. Resûl-i Ekrem' e özel
olarak verilen bu müsadenin hukûkî, siyâsî, sosyal ve eğitimle ilgili
çeşitli sebepleri vardır.

Kur' an-ı Kerim' de, Hz. Peygamber' in hanımlarının mü' minlerin anneleri
oldukları ve mü' minlerin ondan sonra onun eşleriyle asla
evlenemeyecekleri hükme bağlanmıştır. Hz. Peygamber dokuza ulaşan
hanımlarından dördünü tercih edip diğerlerini boşasaydı, bu hanımlarla
başka birisi evlenemeyeceğine göre, boşamak onlar için zulüm olurdu.


İslâm toplumunun eğitilmesinde Hz. Peygamber' in evliliklerinin önemli
yeri vardır. İslâm' ın, özellikle kadınlarla ilgili görüşlerinin çevreye
yayılmasında Hz. Peygamber' in hanımlarının büyük katkısı olmuştur.
Onlar, sahâbîlerin hanımlarının eğitimi için ellerinden gelen çabayı
esirgememişlerdir. Mü' min kadınların eğitimiyle özellikle meşgul olup,
İslâm' ı yayacak öğrenciler yetiştirmişlerdir.

Şüphesiz Hz. Peygamber' in bütün eşlerinin eğitim konusunda aynı seviyede
oldukları söylenemez. Onların bir kısmı yaşlı, bir kısmı ise gençti.
Fakat bu hususta Hz. Aişe' nin özel bir yeri vardır. Nitekim, Hz.
Peygamber' in Hz. Aişe ile evliliğinde göze çarpan en önemli husus, bir
hoca-talebe ilişkisidir. Hz. Aişe, o derece mükemmel yetişmiştir ki, Hz.
Peygamber' den sonra onun evi, kadın-erkek, büyük-küçük birçok kimsenin
huzuruna gelip kendisini dinlediği, soru sorup cevabını aldığı bir ilim
ve irfan ocağı olmuştur. Hz. Peygamber zamanından itibaren kadınların
eğitim ve öğretimiyle yakından meşgul olmuştur. Hz. Aişe, hem sahâbîlere
ve hem de tâbiîlere, sonraki müctehit imamlara ışık tutacak bilgiler
nakletmiştir. Hz. Peygamber' in sünnetini nakletmek ve açıklamakla
kalmamış; aynı zamanda onun doğru anlaşılması hususunda ilmî tenkit
zihniyetini de ortaya koymuştur. Sahâbîler arasında çok sayıda fetva
vermesiyle ünlü olan yedi sahâbîden biridir. Hz. Peygamber' den 2210
hadis rivayet etmiştir. Hz. Peygamber' in diğer hanımları da 378 ila 5
arasında değişen sayılarda hadis rivayet etmişlerdir. Hz. Hafsa da okuma
yazma bilen, zeki ve bilgili bir kadındı. İslâm' ın eğitim ve
öğretiminde onun da hizmetleri olmuştur.

Hz. Peygamber' in evliliklerinden bazıları da fedâkar ve cefâkar Müslüman
kadınları himaye, onları takdir etme ve itibarlarını koruma gayesine
yönelikti. Mekke döneminde Müslüman olan bazı hanımlar işkenceye maruz
kalmışlar, Habeşistan' a ve daha sonra Medine' ye göç etmişler, kocaları
vefat etmiş; birkaç çocukları kalmıştı. Üstelik aileleri de Mekke' de
henüz müşrik oldukları için onların yanına da dönemiyorlardı. Hz.
Peygamber onları himaye ve çocuklarını da bakım altına almak istemiş,
sonunda bunları nikahı altına almıştır. Sevde bint Zem' a, Zeyneb bint
Huzeyme, Ümmü Seleme ve Ümmü Habibe bu hususa örnek teşkil etmektedir.

Hz. Peygamber bazı evliliklerini, o hanımın kabilesini İslâm' a
yaklaştırmak, onun kabilesi ile Müslümanlar arasındaki düşmanlığı
gidermek, sahip olduğu mevkii korumak ve sahâbîler arasında doğabilecek
kıskançlığın, kırgınlığın ve dedikoduların önüne geçmek için
gerçekleştirmiştir. Cüveyriye ve Safiyye ile evliliği buna örnek
gösterilir. Cüveyriye, Mustalik kabilesinin başkanı Hâris b. Ebû
Dırâr' ın kızı idi. Mustalikoğulları Gazvesi' nde kocası ölmüş ve kendisi
de Müslümanların eline esir düşmüştü. Fidyesi ödendikten sonra Hz.
Peygamber' le evlenmiş; bunu duyan Müslümanlar, Hz. Peygamber' in
hısımları kabul ettikleri Mustalik kabilesine mensup diğer esirleri de
serbest bırakmışlardır. Bu evliliğin Mustalik kabilesi ile Müslümanlar
arasındaki düşmanlığı giderdiği ve bu evlilikteki asıl hedefin adı geçen
kabileyi İslâm' a yaklaştırmak olduğu anlaşılmaktadır.
Mustalikoğullarının bu evlilikten sonra İslâm' ı kabul etmeleri de bunu
göstermektedir. Safiyye de Hayber Gazvesi' nde esir alınanlar arasında
bulunuyordu. Kendisi Yahudi başkanlarından Huyey b. Ahtab' ın kızıydı.
Hz. Peygamber aradaki kin ve nefreti ortadan kaldırmak maksadıyla
bunlarla akrabalık kurmuş ve Safiyye ile evlenmiştir.

Hz. Peygamber' in bazı evlilikleri de yeni İslâmî bir hükmün topluma
kazandırılması amacını taşıyordu. Zeyneb bint Cahş ile evliliği buna
örnektir. Zeyneb' in ilk kocası Hz. Peygamber' in azatlı kölesi ve
evlatlığı Zeyd b. Harise idi. Hz. Peygamber, aynı zamanda halasının kızı
olan Zeyneb' i Zeyd ile bizzat kendisi evlendirmişti. Zeyd azatlı bir
köle idi. Eski Arap geleneğine göre asîl bir kadın bir köle ile
evlenemezdi. Halbuki İslâmiyet bütün insanları yaratılış bakımından eşit
sayıyordu. Bu sebeple Resûl-i Ekrem, eski gelenek ve anlayışın ortadan
kaldırılmasını önce kendi akrabası arasında uygulamaya başladı. Böylece
eski an' ane yıkılmış oluyordu. Fakat Zeyd ile Zeyneb mutlu bir aile
hayatı yaşayamadılar. Zeyd, Hz. Peygamber' e müracaat ederek karısını
boşamak istediğini söyledi. Hz. Peygamber bundan çok müteessir oldu.
Kur' an-ı Kerim' de Zeyd ile Zeyneb arasında gerçekleşen bu evliliğin
devamını sağlamak için Peygamber' in takındığı olumlu tavır
anlatılmaktadır. Nitekim o Zeyd' e "Hanımını tut (boşama) ve Allah' tan
kork!"[644] diyordu. Ancak geçimsizlik son haddine vardığı için Zeyd
karısı Zeyneb' i boşamak zorunda kaldı. Câhiliye döneminde evlatlık, öz
evlat gibi muamele görüyor ve öz evladın bütün haklarına sahip
bulunuyordu. Geleneğe göre evlatlığın boşadığı hanımla evlenmek babalığa
yasaktı. İslâmiyet bu geleneği kaldırdı ve evlatlığı sadece din kardeşi
olarak kabul etti. Evlatlığın boşadığı kadını nikahlamayı manevî
babalara helal kıldı. Hz. Peygamber, hem Zeyneb' in ve hem de akrabasının
isteği üzerine onu nikahladı. İddia edildiği gibi Hz. Peygamber
Zeyneb' in güzelliğine hayran kaldığı için evlenmiş değildir. Zeyneb onun
halasının kızıydı. Onu her zaman görüyordu. Şayet isteseydi onunla
Zeyd' den önce kendisi evlenebilirdi.

Hz. Peygamber' in bazı evlilikleri, yakın dostları, çevresi ile
irtibatının, evlilik yoluyla kurulan akrabalıkla güçlenmesine yönelik
idi. Mesela Hz. Ebû Bekir' in kızı Hz. Aişe ve Hz. Ömer' in kızı Hafsa ile
evliliği buna örnek gösterilebilir.[645]

Hiç yorum yok

Blogger tarafından desteklenmektedir.